Antalya'da 1 haftadır bahar mevsimi başladı diyebilirim. Güneşi ve sıcağı hissedince insan evde duramıyor artık; gezinecek yerler arıyor. 1-2 ay kadar önce de hava çok güzeldi ve ağaçlar tomurcuklanmış, çiçeklenmişti ama bu erkenci bitkiler ardından buzz gibi bir soğuk hava dalgasıyla kerizliklerinin bedelini ödediler. Ama işte gerçek ilkbahar geldi çattı..
Geçen hafta "nereye gitsek?" diye konuşurken Kurşunlu Şelalesi'ne hiç gitmediğimiz anlaşıldı ve yola koyulduk. Turaç, Çağan ve Ben... Turaç daha önceden bildiği için bize rehberlik etti. Daha doğa uyanmadan bile bu kadar güzel görünen bir yeri Nisan'da tekrar görmek şart oldu efenim..
Ancaak resimde gördüğünüz gibi bitkilere bile hatıra bırakmayı görev edinmiş bir milletin evladı olarak utandım biraz.. Bu gezinin faydalarını saymakla bitmez: Aloe vera olduğunu öğrendiğim geniş yapraklı bitkilerin bolca bulunduğu Şelale'de okur-yazar milletimin eserlerini bitkilerden okumaya fırsat bulabiliyor, kültür mantarı olabiliyorsunuz.
Her neyse.. Bu şoku atlattıktan sonra Turaç bizi sık kullanılan değil sapa yollardan gezdirmeyi teklif etti; iyi ki kabul etmişiz.. Şelalenin altından geçen yolda biraz ıslandıysak da değdi. İşte fotolar: