15 Mart 2009 Pazar

Benim bir kedim var....

Benim bir kedim var; manyak pozisyonlarda uyur...




Kahvaltı hazırlamaya kalktığınızda baş köşeye kurulur;



Poşetlere girer, askılara tırmanır;
Amaaaan, bu deli kedi hayvanlarının hepsi böyle ..

Çok özel bir yemek-Karnıyarık

En sevdiğim yemek işte bu.. Yapmasını ilk öğrendiğim yemek de bu tabii :) Tarif ister misiniz? Yalnız 1,5 saat kadar zaman lazım, benden söylemesi...
Malzemeler:
300 gram orta ya da az yağlı dana kıyma
5 tane orta boy patlıcan
8-10 dal maydanoz(ince ince kıyılacak)
3 diş orta boy sarmısak(küçük küçük kıyılacak)
3 tane orta boy domates(2 tanesi rendelenecek, birisi yarım ay şeklinde dilimlenecek)
3 tane orta boy yeşil biber(tercihe göre acı olabilir-2 tanesi ince kıyılacak, 1 tanesi baş parmak büyüklüğünde irice ve kalınca doğranacak)
1 tane büyük soğan(küçük doğranacak)
1 tatlı kaşığı biber salçası
1 tatlı kaşığı domates salçası
Tuz, pul biber
1 çay bardağı sıcak su
Sıvıyağ
Yapılışı:
Bir kere şuna karar verin; patlıcanları kızartırsanız yemek -bence- daha lezzetli ama biraz ağır ve yapması da yorucu oluyor(hem kızartmaya uğraşmak yorar, hem de temizlemesi: patlıcan kızartmanın ne menem bir şey olduğu malum-patlar çatlar, her taraf yağ olur). Ama böylesini seviyorsanız eğer;
Patlıcanları yıkayıp alaca soyun(alaca soymak=kabuğundan uzunlamasına şeritler keserek siyah-beyaz pijamaya benzetmektir efenim; 3 ya da 4 şerit yeterli tabii). Kızartmadan önce patlıcanları kağıt havluyla kurulayın, yoksa yağ sıçrayacaktır.
Kızartma tenceresine bolca sıvı yağ koyarak orta ateşte patlıcanları kızartın. Başıdan ayrılmayın çünkü yanıverebiliyor. Naçizane tavsiyem-tüm kızartmalar için- tencerenin üzerine gazete kapatın, ama buhar çıkışı için 1-2 cm boşluk bırakın. Böylece sıçrayan yağa engel olursunuz, gazete yağı ve buharı emer. Su birikerek tekrar içine akmadığından sıçrama da en aza iner.
Eğer kızartma istemiyorsanız;
Alaca soyulmuş patlıcanları fırınlayabilirsiniz. Fırınınızın ızgarasına patlıcanları yerleştirin, 200 derecede pişirin. Tam süre veremiyorum çünkü hiç süre tutmadım, fırınlanırken bir yandan içini hazırlayaduruyorum.. Patlıcanların beyaz kısımları iyice kızarıncaya kadar, diyebiliriz. Bu yöntem patlıcan salatası, meze, Ali Nazik için de çok kullanışlıdır. Közlenmiş gibi olur.
Kızaran patlıcanları yaklaşık 4 parmak derinliğinde pişirme kabına alın. Bıçakla herbirini boyuna bir çizgi ile kesin-dikkat, tabanını kesmemelisiniz. İçindeki çekirdekleri çok iri ise bıçak ve tatlı kaşığı yardımıyla çekirdeklerin birazını çıkarın-tamamen boşaltmamanızı tavsiye ediyorum yine naçizane :) Patlıcanlar çekirdekli değilse içini bıçakla parçalayın. Harcını koyacak şekilde içini biraz açsanız yeterli.
Harcın hazırlanışı:
Kıymayı orta boy bir tencereye koyup orta ateşte zaman zaman karıştırarak pişirmeye başlayın. Kendi suyunu çekmeye başladığında 2-3 yemek kaşığı kadar sıvıyağ ekleyin(patlıcanları kızarttıysanız buradaki yağı azaltabilirsiniz). Küçük doğradığınız soğanı ve küçük doğranmış yeşil biberi, tuzu ve pul biberi kıymaya ekleyin. Biberler ölünce salçaları ekleyin. Biraz daha kavrulunca rendelenmiş domatesleri ekleyin. 5 dakika daha pişince küçük doğranmış sarmısak ve maydanozu ekleyin. 5 dakika daha pişirin ve harcınız hazır.
Harcı patlıcanların içlerine doldurun. Üzerlerine dilimlediğiniz domates ve yeşil biberleri dizin. Domates ve biberlerin üzerine biraz tuz serpin-tuz domates ve biberin sulanarak pişmesini sağlıyor. Harcın tenceresine sıcak suyu ekleyerek harçtan kalanlarla beraber bu suyu karnıyarıkların pişirme suyu olarak pişirme kabına koyun. 200 derecede ısıtılan fırında pişirin. Yine süre veremiyorum :) Domates ve biberler kızarana kadar veya bunları koymadıysanız üstteki kıymalar kızarana kadar diyelim :) Afiyet olsun!

14 Mart 2009 Cumartesi

Nostalgia-Üzüntü ve Muz Kabuğu


Zaman zaman nostaljik özlemlerim depreşir. Şu günlerde yine sızlıyor burnumun direği. Nedeni çok güzel bir çocukluk donemi geçirmiş olmam sanırım.. Hiçbir şeyden geri kalmadım..

Sabahın köründe kalkıp tek kanallı TV'de çizgi filmler izlerdim. İşitme engelliler için haber bültenini seyrederdim, çünkü peşinden Nils ve Uçan Kaz başlayacaktı.. Bu akşam biraz interneti kurcaladım ve eski çizgi filmlerden asıl sevdiceğimi unuttuğum için kendime kızdım. Pepennnnn!"Uçur bizi Pepen! Balon! Balonnn!!!" İşte size Bir Kuple. Bu da şarkısı.

TemBEN

Bloga yazmayı epeydir düşünüyordum.. İşle ilgili yazamazdım(bu başka bi yazının konusu).. Geri kalan zamanla alakalı(geri kalan zaman=akşam saat 8-11 arası) yazacak bir şey de olmuyordu zaten.. Ya yazacak bir şey olmuyor ya da ben tembelliği bırakıp konuyu not edene kadar unutulup gidiyordu (dikkatinizi çekerim; ben unutmuyorum, konu unutuluyor, tamamen konunun suçu yani).
Neyse efendim, firmam değil ama işyerim değişti, yaptığım iş kısmen değişti.. Artık kafamı kaldırıp gökyüzünü izleyebiliyorum. Hatta işim gereği çevreyi iyi incelemem, analiz etmem gerekiyor diyebiliriz. Artık kameralı telefonum biricik yardımcım.. Gördüğüm, düşündüğüm şeyleri irdelemeye çalışacağım-ne kadar saçma veya önemsiz görünseler bile..