23 Aralık 2009 Çarşamba

Çoluk çocuğa karışmak


Hep başkalarından duyardım sonunda benim de başıma geliyor işte; evlendikten sonra klasik soru: çocuk ne zaman?
Ben de soruyorum evli arkadaşlara bazen. Ama benim sormamdaki maksat, birazdan da anlayacağınız gibi, sonnn derece bencilce..
Neden çocuk yapar insan?İşte ben buna cevap arıyorum.
Bazı kadınlarda imrenerek izliyorum: Hormonal olarak isteklilik - Şaşıyorum yahu, o kadar istiyorlar ki olmazsa kasıp evlat ediniyor insanlar. Ya ben? "evet evet!-hayır hayır..."
2'şer çocuk annesi teyzelerime sorayım dedim; ne de olsa ikisi de çalışıyordu, benimle benzer durumdaydılar yani. "Aman! Aman!" dediler.. "Çocuğun mu var derdin var". Hele son derece mantıklı olmasıyla bilinen teyzem "hayatın boyunca delicesine endişelenecğin biri oluyor hayatında ve bu endişe sen ölene kadar sona ermeyecek" diye açıkladı durumunu..
Bir iş arkadaşım ise(erkek olduğunu da belirtelim yalnız) Aaaa!, diyor, "Çocuk sevgisi gibisi var mı? Bambaşka bir duygu". Tabii bambaşka, sen asıl sıkıntılarına dahil olmuyorsun ki. Hasta olursa, gece uyumazsa bilirsin ancak. Zaten bu yüzden bu konuda erkeklere pek sormamak lazım.
Arkadaşlara "ne zaman çocuk?" diye sorarken de belki onlar mantıklı bir neden bulmuşlardır diye hazıra konmak niyetindeyim, ama nerdeeeee..
Bir Allahın kulu da çıkıp "Yap kız! Çok süper bi olay! Hiç çekinme bodoslama dal!" diyemiyor. Tabii bu kulun bazı koşulları sağlaması da lazım: karı-koca çalışıyor olacak, yaşadığı şehirde çocuk bakacak akrabaları olmayacak, milyoner olmayacak..
Rahat mı batıyo arkadaş ya! Mırmır kedine bak sen yeter ne çocuğu!

Yine Gel!

Annişim 1 haftadır misafirimizdi. Bugün erken saatlerde memlekete yolcu ettim istemeye istemeye, gece kabuslar gördüm zaten sabah kadar. Yine gel diyorum, sen gel diyor yaw... Yine gel yine geeeeeeeeeeel.
Yolcu ettim geldim, şimdiden özledim.

2 Aralık 2009 Çarşamba

Turta Yapmak Zormuş

Üniversite zamanı Turti ile başlayan turta sevdam yüzünden yaklaşık 1 yıl Turti ile kahvaltı etmiştim. Tatilde, elime 2-3 yıl önce annem tarafından tutuşturuverilmiş olan yemek/tatlı tarifleri dergilerini elden geçirip işime yaramayanları atma gayretine girince elime bir sürü de tarif geçti. Tabi Turta tarifine rastlayınca kendimi tutamadım ve sonunda turtayı da denemiş oldum :) İtiraf ediyorum ki zor geldi. Umarım acemiliğimdendir çünkü çok güzel oldu ve yine yapmak isteyeceğim. Bu sefer telefonla da olsa fotoğraf çekmeyi akıl ettim :)
Hamuru için:
250 gr. margarin-oda ısısında yumuşamış olacak
2 yumurta-birinin sarısını ayırın
1,5 su bardağı pudra şekeri (ben sıvı tatlandırıcı kullandım-çok tatlı olduğundana en fazla 1 tatlı kaşığı kadar kullanılmalı)
2 su bardağı un (sıvı tatlandırıcı kullanınca un miktarına pudra şekeri kadar ilave yapmam gerekti, yani 3,5 bardak un kullandım)
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
Harcı için:
8 adet elma-orta boy
1 çay bardağı toz şeker (ben yine sıvı tatlandırıcı kullandım-1 çay kaşığı kadar)
1 tatlı kaşığı tereyağı
1 çay bardağı iri kıyılmış ceviz içi
Yarım çay bardağı kuru üzüm
1 tatlı kaşığı tarçın
Üzeri için biraz bal
Fırını 180 dereceye ayarlayın.
Karıştırma kabına koyduğunuz unun ortasını havuz gibi açın, margarin, yumurta, şeker, vanilya ve kabartma tozunu önce birbiriyle sonra unla karıştırarak yoğurun. Hamur elinize yapışmamalı, yapışıyorsa un eklemelisiniz demektir. İyice yoğurduğunuz hamuru nemli bir bezle kapatarak dinlenmeye alın (bu ne kadar işe yarıyor bilmiyorum :) ben harcı önceden hazırladığımdan hamuru en çok 5 dakika kadar dinlendirdim ama tarif böyle diyor).
Harcı için elmaları soyup çekirdekli kısmı atarak küp küp doğrayın (şekli çok da önemli değil yani küp dediysek kasmaya da gerek yok :P ). Tavaya koyduğunuz elmaların üzerine şeker ve tereyağını ekleyip elmalar 5-7 dakika kadar pişirin. Ocağı kapattıktan sonra üzüm, ceviz ve tarçını da ekleyip karıştırın.
Hamurdan elma büyüklüğünde bir parça ayırıp kalanı kalıbınıza göre merdaneyle açın. (Bu arada, kalıbınızın kelepçeli kalıp olmasını şiddetle tavsiye ederim. Yoksa piştikten sonra dilim alırken parçalanıyor) Hamuru yarım cm. kalınlığında açabilirsiniz, ince olursa kolay parçalanır. Ayrıca kalıptan 2 cm kadar daha geniş açılmalı ki tabanı yerleştirince kenarlara da pay kalsın.



Harcı hamura en son yerleştireceğiz. Önce en uğraştırıcı kısmını halledelim:
Ayırdığınız hamuru, pişirme kağıdı (yağlı kağıt) üzerinde yine kalıbınızın çapına göre merdaneyle açın. Hamurun üzerine bıçakla baklava desenleri çizerek desen içinde kalan parçaları çıkarın. Burada iş becerinize kalıyor :) [Bu işin daha kolay ama benim yapılışını ve görüntüsünü hiç sevmediğim yöntemi şöyle: hamuru hiç merdaneyle falan açmadan ince uzun şeritler yapıyor ve turtanın harcını koyduktan sonra üzerine hasır gibi örüyorsunuz]



Hamurdan çıkardığım artan parçaları 2 minik turta kabında değerlendirdim, içine reçel koyup pişirdim, süper oldu :) (Yalnız denerseniz diye söyliyeyim; bu fotoğraftaki reçel çok geldi, pişince taştılar, epeyce az koymak gerekiyormuş)




Neyse efendim, bu amelelik kısmını tamamladıktan sonra kalıba harcı koyabilirsiniz. Üzerine hazırladığınız hamuru pişirme kağıdını ters çevirerek yerleştirin ve kenarlarını kalıba ilk yerleştirdiğiniz hamurun kenarlarıyla -biraz bastırıp sıkıştırarak- birleştirin. Üzerine ayırmış olduğunuz yumurta sarısını sürün ki pişerken biraz da kızarsın di mi? Isıtılmış fırında kızarana kadar pişirin. Fırından çıkarıp 5 dakika bekleyin, ilk sıcaklığını verince parlaması için üzerine bal sürün.. Aman da aman... :)
Fırın öncesi ve sonrası
Eee, bu kadar yemek tarifi falan yapıyoruz, kiloları alıyoruz bakalım sonumuz n'olacak...
Not: Fotoğrafları bir türlü istediğim gibi yerleştiremedim, bu ne biçim bi görüntü oldu böyle!

14 Kasım 2009 Cumartesi

Lazanya

İşte tarafımca denenmiş bir Lazanya tarifi. Hazırlaması epey zaman alıyor, çünkü önce etraflıca bir alışveriş yapıyorsunuz (muskat ve parmesan gibi evde ve Antalya'da her markette bulunmayan malzemeler var ki olmasa da olur denmesi mümkün değil), ayrı ayrı Beşamel sosu ve Bolonez sosu (orjinal İtalyan tarifiyle-önce ocakta sonra fırında pişiyor) hazırlıyorsunuz; son olarak Lazanyayı hazırlama kısmı devede kulak gibi kalıyor.
Önce Bolonez'i pişirmiş olmanız gerekiyor. Ben çalışan bir bağyan olarak, bolonez sosu 1 gün önce hazırlıyorum. Sonra Beşamel ve ardından hepsini birleştirip LASAGNA ! Lezizzzzzzz.... Tüm zahmetime değiyor.
Bolonez Sos:
Malzemeler:
2 yemek kaşığı tereyağı
2 yemek kaşığı zeytinyağı
1 adet küçük soğan-doğranmış
400 gram kıyma
Yarım bardak beyaz şarap (isteğe bağlı)
Yarım çay kaşığı toz muskat (Markette baharat reyonunda bulabilirsiniz)
1 çay kaşığı tuz
Yarım su bardağı kadar süt
1 orta veya büyük boy domates-sulu ve doğranmış

Bolonez Sosun Yapılışı:
Sosu çelik tabanlı bir tencerede yapın ve fırında pişirmek için de ayrı bir kap hazırlayın.
Tereyağı ve zeytinyağını tencerede orta ateşte ısıtın, soğanları ekleyip yumuşayıncaya kadar yaklaşık 7 dakika kavurun. Kıymayı ekleyin ve topak halinde kalmayacak şekilde karıştırın. Üzerine 1 çay kaşığı tuz ekleyin ve sık sık karıştırarak etin rengi değişinceye kadar pişirin. Tercih ettiyseniz şarabı ekleyerek 4 dakika daha pişirin. Süt ve muskatı ekleyip 4 dakika daha pişirdikten sonra domatesi ekleyip kaynayana kadar pişirmeye devam edin. Baloncuklar çıkarmaya başlayınca fırın kabına alın, 200 derecede ısıtılmış fırında 1 saat kadar, zaman zaman karıştırarak ve suyunu da kontrol ederek pişirin. Çok kuruduğunu fark ederseniz domates suyu ekleyebilirsiniz.

Beşamel sos ve Lazanyanın yapılışı, ingilizce bilenler için burada.

23 Nisan 2009 Perşembe

Göster!

Son zamanlarda sıkça ziyaret ettiğim bir site var: videojug En iyi görerek öğrenenler için birebir! Yemek tariflerini, makyaj yapmayı, saçınıza hangi şekli nasıl vereceğinizi, ve hatta pantolonlarınızı nasıl ütüleyeceğinizi buradaki videolardan öğrenebilirsiniz. Süper!

Emre Aydın Konseri



Dün akşam Emre Aydın'ın konserine gittik.. Şarkılarının nakaratlarını biliyorum sadece, ödüllü bi arkadaş.


Biz fazla kalabalığa karışmadan geride kaldık, ön safları hayran gençlere bıraktık. Konsere giderken 15-16 yaş grubu içinde{yarı yaşımız :)} en yaşlıların biz olacağımızı sanıyorduk ama neyse ki yanılmışız :) Kızlarına göz kulak olmaya gelen anneler bile vardı. Eh, Antalya'da insanın çocuğuna sahip çıkması diğer memleketlere göre biraz daha gerekli denebilir :)


Ses sistemi kötü olduğundan sanırım; şarkı sözlerinin bir kısmı duyulamıyordu, müzik insanı saramıyordu. Arkadaşın sesi güzel evet, efendi de bir arkadaşa benziyor; sadece 10 dakika gecikmesine rağmen özür dilemesi, kapanışta yaptığı kısa konuşma hoşuma gitti. Yalnız şarkılarını birbirinden ayırt edemiyorum pek; hep ağlamaklı, 1-2 tanesi dışında hep aynı tınılarla söyleniyor gibi geliyor-bu yönüyle Yalın'ı hatırlatıyor bana. Bir de Candan Erçetin'in "Yalan"ı ve Levent Yüksel'in "Onursuz Olmasın Aşk" olmamış derim naçizane. Ama aralarda söylediği Barış Manço ve Yeni Türkü iyi gitti doğrusu.

15 Mart 2009 Pazar

Benim bir kedim var....

Benim bir kedim var; manyak pozisyonlarda uyur...




Kahvaltı hazırlamaya kalktığınızda baş köşeye kurulur;



Poşetlere girer, askılara tırmanır;
Amaaaan, bu deli kedi hayvanlarının hepsi böyle ..

Çok özel bir yemek-Karnıyarık

En sevdiğim yemek işte bu.. Yapmasını ilk öğrendiğim yemek de bu tabii :) Tarif ister misiniz? Yalnız 1,5 saat kadar zaman lazım, benden söylemesi...
Malzemeler:
300 gram orta ya da az yağlı dana kıyma
5 tane orta boy patlıcan
8-10 dal maydanoz(ince ince kıyılacak)
3 diş orta boy sarmısak(küçük küçük kıyılacak)
3 tane orta boy domates(2 tanesi rendelenecek, birisi yarım ay şeklinde dilimlenecek)
3 tane orta boy yeşil biber(tercihe göre acı olabilir-2 tanesi ince kıyılacak, 1 tanesi baş parmak büyüklüğünde irice ve kalınca doğranacak)
1 tane büyük soğan(küçük doğranacak)
1 tatlı kaşığı biber salçası
1 tatlı kaşığı domates salçası
Tuz, pul biber
1 çay bardağı sıcak su
Sıvıyağ
Yapılışı:
Bir kere şuna karar verin; patlıcanları kızartırsanız yemek -bence- daha lezzetli ama biraz ağır ve yapması da yorucu oluyor(hem kızartmaya uğraşmak yorar, hem de temizlemesi: patlıcan kızartmanın ne menem bir şey olduğu malum-patlar çatlar, her taraf yağ olur). Ama böylesini seviyorsanız eğer;
Patlıcanları yıkayıp alaca soyun(alaca soymak=kabuğundan uzunlamasına şeritler keserek siyah-beyaz pijamaya benzetmektir efenim; 3 ya da 4 şerit yeterli tabii). Kızartmadan önce patlıcanları kağıt havluyla kurulayın, yoksa yağ sıçrayacaktır.
Kızartma tenceresine bolca sıvı yağ koyarak orta ateşte patlıcanları kızartın. Başıdan ayrılmayın çünkü yanıverebiliyor. Naçizane tavsiyem-tüm kızartmalar için- tencerenin üzerine gazete kapatın, ama buhar çıkışı için 1-2 cm boşluk bırakın. Böylece sıçrayan yağa engel olursunuz, gazete yağı ve buharı emer. Su birikerek tekrar içine akmadığından sıçrama da en aza iner.
Eğer kızartma istemiyorsanız;
Alaca soyulmuş patlıcanları fırınlayabilirsiniz. Fırınınızın ızgarasına patlıcanları yerleştirin, 200 derecede pişirin. Tam süre veremiyorum çünkü hiç süre tutmadım, fırınlanırken bir yandan içini hazırlayaduruyorum.. Patlıcanların beyaz kısımları iyice kızarıncaya kadar, diyebiliriz. Bu yöntem patlıcan salatası, meze, Ali Nazik için de çok kullanışlıdır. Közlenmiş gibi olur.
Kızaran patlıcanları yaklaşık 4 parmak derinliğinde pişirme kabına alın. Bıçakla herbirini boyuna bir çizgi ile kesin-dikkat, tabanını kesmemelisiniz. İçindeki çekirdekleri çok iri ise bıçak ve tatlı kaşığı yardımıyla çekirdeklerin birazını çıkarın-tamamen boşaltmamanızı tavsiye ediyorum yine naçizane :) Patlıcanlar çekirdekli değilse içini bıçakla parçalayın. Harcını koyacak şekilde içini biraz açsanız yeterli.
Harcın hazırlanışı:
Kıymayı orta boy bir tencereye koyup orta ateşte zaman zaman karıştırarak pişirmeye başlayın. Kendi suyunu çekmeye başladığında 2-3 yemek kaşığı kadar sıvıyağ ekleyin(patlıcanları kızarttıysanız buradaki yağı azaltabilirsiniz). Küçük doğradığınız soğanı ve küçük doğranmış yeşil biberi, tuzu ve pul biberi kıymaya ekleyin. Biberler ölünce salçaları ekleyin. Biraz daha kavrulunca rendelenmiş domatesleri ekleyin. 5 dakika daha pişince küçük doğranmış sarmısak ve maydanozu ekleyin. 5 dakika daha pişirin ve harcınız hazır.
Harcı patlıcanların içlerine doldurun. Üzerlerine dilimlediğiniz domates ve yeşil biberleri dizin. Domates ve biberlerin üzerine biraz tuz serpin-tuz domates ve biberin sulanarak pişmesini sağlıyor. Harcın tenceresine sıcak suyu ekleyerek harçtan kalanlarla beraber bu suyu karnıyarıkların pişirme suyu olarak pişirme kabına koyun. 200 derecede ısıtılan fırında pişirin. Yine süre veremiyorum :) Domates ve biberler kızarana kadar veya bunları koymadıysanız üstteki kıymalar kızarana kadar diyelim :) Afiyet olsun!

14 Mart 2009 Cumartesi

Nostalgia-Üzüntü ve Muz Kabuğu


Zaman zaman nostaljik özlemlerim depreşir. Şu günlerde yine sızlıyor burnumun direği. Nedeni çok güzel bir çocukluk donemi geçirmiş olmam sanırım.. Hiçbir şeyden geri kalmadım..

Sabahın köründe kalkıp tek kanallı TV'de çizgi filmler izlerdim. İşitme engelliler için haber bültenini seyrederdim, çünkü peşinden Nils ve Uçan Kaz başlayacaktı.. Bu akşam biraz interneti kurcaladım ve eski çizgi filmlerden asıl sevdiceğimi unuttuğum için kendime kızdım. Pepennnnn!"Uçur bizi Pepen! Balon! Balonnn!!!" İşte size Bir Kuple. Bu da şarkısı.

TemBEN

Bloga yazmayı epeydir düşünüyordum.. İşle ilgili yazamazdım(bu başka bi yazının konusu).. Geri kalan zamanla alakalı(geri kalan zaman=akşam saat 8-11 arası) yazacak bir şey de olmuyordu zaten.. Ya yazacak bir şey olmuyor ya da ben tembelliği bırakıp konuyu not edene kadar unutulup gidiyordu (dikkatinizi çekerim; ben unutmuyorum, konu unutuluyor, tamamen konunun suçu yani).
Neyse efendim, firmam değil ama işyerim değişti, yaptığım iş kısmen değişti.. Artık kafamı kaldırıp gökyüzünü izleyebiliyorum. Hatta işim gereği çevreyi iyi incelemem, analiz etmem gerekiyor diyebiliriz. Artık kameralı telefonum biricik yardımcım.. Gördüğüm, düşündüğüm şeyleri irdelemeye çalışacağım-ne kadar saçma veya önemsiz görünseler bile..