Son zamanlarda yoğun baskı üzerine (!) düzenli balık yemeye çalışıyoruz ailecek. Oysa ne eşim ne de ben severiz bu deniz canlısını; öyle ki yıllarca balık yemese aramayacak insanlarız.. Neymiş, haftada 3 gün yenmeliymiş, yok artık!
Haftada 1 ancak yapıyorum anacım.. O da dayım sağolsun ızgara tavsiye etti, hani şu "en ilkel olanlarından" (dayımın tanımı böyleydi valla :) ) Uğraştım, buldum, 25 papele bir tane aldım. Ayol mucize gibi, çabucacık pişiriyor, uğraştırmıyor insanı. Dolayısıyla üşenmeye meydan vermiyor, bir de balık yeme görevimizi başarıyla yerine getiriyoruz.
Benim bu yazıyı yazma amacım da bu yaşımdan sonra balık kültürü edinmeye başlamam dolayısıyla, edindiğim güzel tecrübe ve tarifleri paylaşmak canlarım. Ben henüz cahilim bu derya kuzuları konularda, o yüzden bildikleriniz varsa siz de katkıda bulunursanız sevinirim.
Bi kere Antalya'da iyi balık nereden alınır hala bilemiyorum. Ben de bilinen marketlerden almaya, alırken de klasik bayat mı değil mi taktikleriyle seçmeye çalışıyorum. Bugün Metro'dan orta boy mercan aldık. İkisi 16,62 TL tuttu, normal midir bilemeyeceğim. Öğrencilik aşamasında bu konularla uğraşmıyorum şimdilik. Ama 1 kişi için yeterli geldi, midesi büyük birini doyurmayabilir ama..
İnternette ızgarası yapılıp yapılmadığını, nasıl yapılığını şöyle bi sorgulayıverdim ve karşıma çıkan bir sos tarifini uyarladım.
1 diş sarmısağı rendeleyip biraz tuz, zeytinyağı ve yarım limonun suyu ile karıştırdım. Balıkları bu karışımda yarım saat beklettim (aç olmasam aslında 1 saat beklemeliymiş :) ) Sonra balıkları hoop ızgaraya.. Ama ızgaranın ısısı biraz yüksek geliyor bu balığa; 2 dakikada bir kapağı açıp azıcık soğutarak bişirdik 15 dakikada pişti, çok müdahale etmemek lazım çünkü mercan biraz narinmiş dağılma oluyor.
Salataya gelince, bu tarif de dayımdan:
Roka, 1 diş sarımsak, taze nane, 1 domates, 1 limon
Hepsini doğrayıp bol limonlu tuzlu bi salata yaptım, nefis oldu :)
Afiyet olsun
31 Ekim 2010 Pazar
20 Ekim 2010 Çarşamba
Cicim ayları
Eee bir anne nasıl sürekli çocuğundan bahsederse bir hamileden de hamilelik sürecinden sürekli bahsetmesi beklenebilir sanırım.. Bundan sonra doğurana kadar bizde haberler bunlar olcak demek ki..
13. haftanın içindeyim, ilk 3 ayı geride bıraktıktan sonra hamileliğin en rahat 3 aylık dönemi başlıyormuş. Ben o yüzden buna cicim aylarım diyeceğim :) Çünkü ilk dönemi, bulantılarımın beni hayata küstürmesi ile hatırlayacağım. Ha ne oldu, sadece 3 hafta sürdü ama hiç bitmeyecek, 9 ay böyle geçecek sandım. Ne yemek, ne içmek, ne gezmek, ne uyku, ne uyanıklık, ne tv, ne puzzle, ne kedi nenenenenene....Canım hiçbir şey istemedi, hayata küstüm resmen yahu. Kabus gibi bir 3 hafta geçirdim, işe gidiyor olmak ilaç gibi geliyordu, hafta sonu gelmesin istiyordum yani o derece. (peki ne oldu? hamile kadının duası kabul olurmuş; şimdi hafta sonu bile çalışmak zorunda kalıyorum, brrravo!)
Bu arada doktorlar sağolsun bir ara moralimi epey çökerttiler, efendim işte boş kesede bebek olmama nedeni genetik bi sorunsa ve tek yumurta ikiziyse diğerinde de genetik bir sorun olabilirmiş. Sonracıma dolu kese boş olanı baskılayamıyormuş, bebeğin suyu azmış falan filan. Eeeh dedim ne olursa olsun, pırakın beni ben bol su içecem de amniyotik sıvıyı arttıracam, ayrıcana kötü bişi olacak olsa hissederdim bi sorun olmicak bu çocukta!
Nitekim, 12. haftanın sonunda kalkıp bi daha taa angaralara gittik. Baktı ve "tamam" dedi porosor bey; bebek normal sürecine girmiş, boş kesenin baskısı kalkmış, bebiş büyümüş, suyu bilem artmış, kıpır kıpır oynuyo namıssız. Yahu daha 5,5 cm boyu var ama parmaklarındaki kemiklere kadar bir sürü ayrıntı seçiliyor, insan olmuş bu yaaaaaa! Haa bu arada 12. haftanın içinde 1 kez hareket ettiğini de hissettim, anlatılmaz yaşanır ancak..
Çok ilginç yaa.. Hani küçük çocuklar her şeyi hayretle ağızları açık izler ya, öyle hayretler içinde izliyorum bebeği ve hamileliği.. Kendi belgeselimi çekiyorum burda alooo!
13. haftanın içindeyim, ilk 3 ayı geride bıraktıktan sonra hamileliğin en rahat 3 aylık dönemi başlıyormuş. Ben o yüzden buna cicim aylarım diyeceğim :) Çünkü ilk dönemi, bulantılarımın beni hayata küstürmesi ile hatırlayacağım. Ha ne oldu, sadece 3 hafta sürdü ama hiç bitmeyecek, 9 ay böyle geçecek sandım. Ne yemek, ne içmek, ne gezmek, ne uyku, ne uyanıklık, ne tv, ne puzzle, ne kedi nenenenenene....Canım hiçbir şey istemedi, hayata küstüm resmen yahu. Kabus gibi bir 3 hafta geçirdim, işe gidiyor olmak ilaç gibi geliyordu, hafta sonu gelmesin istiyordum yani o derece. (peki ne oldu? hamile kadının duası kabul olurmuş; şimdi hafta sonu bile çalışmak zorunda kalıyorum, brrravo!)
Bu arada doktorlar sağolsun bir ara moralimi epey çökerttiler, efendim işte boş kesede bebek olmama nedeni genetik bi sorunsa ve tek yumurta ikiziyse diğerinde de genetik bir sorun olabilirmiş. Sonracıma dolu kese boş olanı baskılayamıyormuş, bebeğin suyu azmış falan filan. Eeeh dedim ne olursa olsun, pırakın beni ben bol su içecem de amniyotik sıvıyı arttıracam, ayrıcana kötü bişi olacak olsa hissederdim bi sorun olmicak bu çocukta!
Nitekim, 12. haftanın sonunda kalkıp bi daha taa angaralara gittik. Baktı ve "tamam" dedi porosor bey; bebek normal sürecine girmiş, boş kesenin baskısı kalkmış, bebiş büyümüş, suyu bilem artmış, kıpır kıpır oynuyo namıssız. Yahu daha 5,5 cm boyu var ama parmaklarındaki kemiklere kadar bir sürü ayrıntı seçiliyor, insan olmuş bu yaaaaaa! Haa bu arada 12. haftanın içinde 1 kez hareket ettiğini de hissettim, anlatılmaz yaşanır ancak..
Çok ilginç yaa.. Hani küçük çocuklar her şeyi hayretle ağızları açık izler ya, öyle hayretler içinde izliyorum bebeği ve hamileliği.. Kendi belgeselimi çekiyorum burda alooo!
Tembelikonun dönüşü
Benim suçum diil, Badem'i izleye izleye tembellikte yarışır oldum.. Yoksam valla billa yazıcaktım ben biloga :)
Yaa şaka maka, bir kısım medyanın da öğrendiği üzere güzel haberlerim var ama hep bi engel çıkıyo yazmama.. Hep bişileri beklemek zorunda hissediyorum kendimi o yüzden yazamıyorum. Ama yaşadıklarımı taslaklara döküyorum.. Pek yakında bu sinemada :)
Yaa şaka maka, bir kısım medyanın da öğrendiği üzere güzel haberlerim var ama hep bi engel çıkıyo yazmama.. Hep bişileri beklemek zorunda hissediyorum kendimi o yüzden yazamıyorum. Ama yaşadıklarımı taslaklara döküyorum.. Pek yakında bu sinemada :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)